11 Aralık 2015 Cuma

Modernizm ve çıplaklık





Modernist hareketin 19. yüzyıl ortasında Fransa'da ortaya çıktığı kabul edilir. Temelde dayandığı din anlayışı,fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. Aslında geçmişi ret etmenin diğer adıdır.Sınırsız bir yeniliktir modernistlik durmadan kendisini yenilemekle mükelleftir. Tarifi yapılmamıştır bir bakıma teknolojik bir bakış açısı ile atom bombası mı, fuhuş mu, rezillik mi, kapitalizm mi, sosyalizm mi? Sadece endüstrileşmek mi!? İnsanı insan yapan değerlere dokunup onu değiştirmek allamak pullamak ister, halk bunu anlayınca da değiştirir yeniler kendini başka bir yerden saldırışa geçer, kapitalizmin bir aracıdır , normallik diye sunulur halka ve kabul etmeyen çağdışı diye yaftalanır. Hepimiz istesek de istemesek bu akıma uymak zorunda hissederiz kendimizi çünkü çarkın dışında kalma ihtimalimiz maganda ve yabani yaftası yeme gibi korkumuz vardır. Konu bizdeki çağdaşlıkla karıştırılır çoğu zaman ,işin garibi ise çağdaşlığın diğer dillerde hiç karşılığı yoktur. Bu kelimeyi modern dünyayı tarif etmek için biz uydurmuşuzdur. Herkes kendince tarif eder ve açıklar konuyu... Müreffeh ülkeler seviyesine çıkmaktan bahsederiz, Atamızın bize mirasıdır, burada ki amaç onların teknolojilerini yakalamaktır. Fakat çağdaşlık nutukları atan birinin sözlerinin altında atamızın dans ederken resimleri vardır. Dans etmek ona göre çağı yakalamaktır. Bu ülkenin en büyük köylü siyasetçisi ve cumhur başkanı dahi klasik batı müziği konseri sonunda yaptığı açıklamada halkımı böyle çağdaş görmek istiyorum diye beyanat vermiştir. Biz algılarımız ve duygularımızla olaylara bakıp değerlendiren bir milletiz. Hükümlerimizi algılarımıza göre veririz. Bir fikre hangi anlam yüklenirse yüklensin; bir durumun ne anlatmak istediği değil onun nasıl algılandığı o fikrin ve düşüncenin gerçeğidir. Çünkü bize modern bir topluluk dendiğinde uçak yapan kansere çare bulmuş bir topluluktan ziyade kadınlarının çıplak olduğu bir topluluk anlarız çünkü o sözü yazan kişi dekolteli kızların ve mankenlerin resmini koyar o başlığın altına veya dans eden vals yapan ,opera dinleyen kişilerdir günümüzün çağdaşları ...Dindar bir cevreden gelen bir ablamız dahi "Müslümanlar kendi zamanın modernistleridir" derken altına bikinili fotoğrafları maşaALLAH diye koyunca biz Müslümanlar çıplaklığı modernistlik diye algılarız. Modern olmak için açılmak saçılmak oramızı buramızı göstermek zorundayız. Baş örtüsü takan bir kardeşimizin altı kaval üstü şişhane olmasının nedeni yine modern bir Müslüman olma kaygısındandır.Kendince tesettüre girmiş mahremini saklamıştır. Fakat görünen şekli ile bir cinsellik objesidir. Bizim hocalarımız dahi almıştır modernlikten nasibini; kendi kızına yakıştırmış mini eteği elin karısının çorapsız namazı yüzünden kocasını cehenneme gönderiyor. Bunlar hep modernlik algısının beyne yerleşmesindendir. Modernistlik, algılarımız ve dürtülerimizle yön bulur ve bizi yaratılış amacımızın dışına iter başkalaştırır sonrasında ne olduğunu bilmeyen zombilere çevirir. Geçmişine söven manyaklarızdır artık biz hiç bir kaba sığmaz sözlerimiz... Kendisini muhafazakarım diye ifade eden biri dahi o kadar muhafaza etmiyordur benliğini ... Onlar gibi olmak onlara benzemek onlar gibi yiyip onlar gibi içmek?! Onlara onlar diyebilmektir belki de marifet ... Dünya gerçekleri diye bir salaklığın pençesinden kurtarmalıyız bel ki de kendimizi ... bu kadar kültürün haşır neşir olduğu bir coğrafyanın çamurudur bizim üstümüzdeki... Modernizme kurban diye sunulan ecdadın kanıdır, bastığı topraktır, örfüdür, adetidir. Ne edersek edelim çağı yakalama adına dahi olsa onlara ikizleri kadar benzesek dahi bizi kendilerinden görmeyeceklerdir. o sınırların dışındayız o halde barbarız,geri kalmışız aşağılık kompleksine kapılmamak elde değildir ve onların üstün olduğunu kabul etmektir. Turgay Adlım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder