29 Aralık 2015 Salı

Düşmanda olsak bir çocuğu babasız bırakamam...






Eller silah değil, kalem tutmalı. Çok istememe rağmen izlemekte geç kaldığım bir filmde geçen bir cümle. Okumak isteyip okuyamadığım bir kitaptan uyarlanmış 80'ler dönemini konu alan bir eser. İşin siyasi kısmı A görüşü veya B görüş ile alskalı değil konum. Beni alakadar eden kısım öncelikle aradan geçen 30 yıla rağmen ders alamamış olmamız. Eserde şair ve yazar olan kahramanımızın bir yazısının son cümlesi" Eller silah değil, kalem tutmalı." 30 yıl evveli için kullanılmış bir yakarış. Can kayıpları, hürriyet mahrumiyetleri, iskencelerde çürüyen ömürler , parça pinçik edilen onurlar yani kisacasi kaybın fatura büyük... Alınan ders yok.... Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen ellerin kalemi,kitabı ,defteri daha sıkı tutması gerektigi eğitim yuvalarında eller kaleme hasret... Yazık mı? Ey insaf mı? Ey Hak mı? Başka bir sahne, başka bir hüzün ,baska bir dram... Bir başka kahramanın evinden çıkmadan evvel eşine veda cümleleri kurmasından sonra eşi telasla soruyor; ne oluyor, bu cümeller neden, nereye gidiyorsun? Cevap otuz yıl öncesine değil günümüze daha uygun sanki. "Belki k.... bir kurşun, belki soğuk bir bıçak........" diye başlıyor. Ne zor değil mi evladını, eşini , aileni, sevdiklerini son defa görüyor gibi vedalaşmak her ayrılışta. Şimdi ölüm ne zaman gelecek bilen var mı ? Her defasında böyle değil mi ? Uyuyup uyanamama ihtimalimiz varken yani uyku bile ayırmaya yetiyorken sevdiklerimizden bizi normal olanda bu değil mi? Sevdiklerimize sonndefa görüyormuş gibi davranmak. Öyle davranmalıyız veda ne zaman yazılmış bilinmez. Yazılmışsa anlina insanin vakitsiz veda türküsü ha bugün ha yarin ne zaman gelirse erken ne zaman gelirse vakitsiz. Buna itirazımız yok ama k... Kurşunlar , soğuk bıçaklar , kasıtlar bizim itirazımız... Ellerin kaleme hasret kaldığı mekanlarda k... kursunlara , soğuk bıçaklara nice bedenler boyun bükmedi mi bükmeye devam etmiyor mu? Son sahneleri yaklasiyor eserin. Vakitaiz veda türküsünün vaktini bekleme esareti gözler önüne seriliyor.Daha önce babasını soran oğluna kurduğu cümleyi şimdi abisini soran küçük kızına tekrarlayan ana sahne de derki kızına;" Abin babanın yanına gitti. Bir daha gelmeyecek , vakti geldiğinde biz onların yanına gideceğiz." Evet emribaki vuku bulduğunda biz bizden önce gidenlerin yanina gideceğiz. özleyip göremediklerimizin, konuşup duyamadıklarımızın yanına gideceğiz. Ulu Tanrı bize özlediklerimizin yanına özlediklerimizin yüzune bakabilecek onurla gitmeyi nasip etsin. Son kelimelerde eserden damlayacak kağıdıma. Kahramanlarımızdan biri arkadaşını öldüren birisinden intikam alma duygusuna kapılır. Bir akşam intikam hırsı ile düsmanının evinin önünde beklemekte. Düsman gördüğü kişi evine gireceğı sırada belinden çıkardığı soğuk çelikten ölüm icadını düşmanına yönetir. Tam soğuk çelikten ölüm kusturacağı sırada bir kız çocuğu hedefteki kişinin boynuna sarılıp baba seni çok ozledim diye haykırır. Soğuk çelikten ölüm çıkmaz. Neden ölürmediği sorulunca kahramanımızin cevabı kulaklara küpe olası. "Düşmanda olsak bir çocuğu babasız bırakamam..."


KARAÇOCUK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder